17 Ağustos 2009 Pazartesi

Bu Külhanbeyi Nasıl Tanırsınız ? (SİZCE BU DEYYUS KİM?)

Giderken siyasetten girdi komaya
TBMM’yi noter sayardı bu deyyus.
Yemin eder 'DTP' derdi 'PKK’ya
Şehitleri kelle sayardı bu deyyus.

'Ben dahiyim, eşim-dengim az' derdi
İnat için 'zemheri'ye 'yaz' derdi
Kuşa 'kirpi', kurbağaya 'kaz' derdi
İngiliz kölesini bakan yapardı bu deyyus.

Nasipsizdi iman, edep, ahlâktan
Kin sağardı enayiden, ahmaktan
Biraz daha alçak idi alçaktan
Berlusconi zübüğünü dost sayardı bu deyyus.

Tam sapıktı, şer yollara sapardı
Fettoşu görür, ilah diye tapardı
Abdestsiz her yöne secde yapardı
Kıblegâhı dört sayardı bu deyyus.

Türklüğe düşmandı, hep kin güderdi
Yahudiye yaltakçılık ederdi
Hıristiyan ile yola giderdi
Ermeniyi Kürt sayardı bu deyyus.

Görgü şahidiyiz, yalan yok hocam
Tek güzel huyunu bilen yok hocam
Geberip giden var, ölen yok hocam
Doğruluğu dert sayardı bu deyyus


Akıl Karaya Vurdu (syf 38)
Abdürrahim KARAKOÇ
· Eser üzerinde minik güncellemeler yapılmış...

15 Ağustos 2009 Cumartesi

SİZLERDEN KORKAN SİZİN GİBİ OLSUN !

“ERGENEKON” ADI VERİLEN ŞARLATANLIK DOSYASI, FETTOŞ CEMATİ ADINA DEĞİL DE “TÜRK MİLLETİ ADINA “ KARAR VERECEK BİR MAHKEMEDE ELE ALINMAZSA BU ÜLKEDEN “HUKUK DEVLETİ” DEĞİL “MUZ CUMHURİYETİ” OLARAK SÖZ EDİLEBİLİR
Ülkemizde, her türlü melanete rağmen adalet dağıtmak gibi kutsal bir işle uğraşan hakimlere ne kadar saygı duysak azdır. Hakimlik kutsaldır. Hakimlik “onur” gerektirir. Hakimlik makamları “soyluluk” gerektirir; soysuzlardan, onursuzlardan, sonradan görmelerden oluşursa olan “ERGENEKON” adı verilen şarlatanlık gibi bir süreç söz konusu olur.
“Sap” ile “saman”, “adalet” ile “müritlik”, “yasa” ile şarlatanlık, “onur” ile “kahpelik”, “namus” ile “soysuzluk” birbirine karışmışsa buna YARGILAMA değil İNFAZ” adı verilir.
“ERGENEKON” adı verilen “şarlatanlığı” sürdürenlerin büyük bir çoğunluğu Türkiye Cumhuriyeti Devleti Anayasası’na değil ABD’nin kucağındaki ŞEYHLERİ Salya Sümük Efendi’nin TALİMATLARINA bağlıdırlar. Dolayısıyla bu ekipten istenecek TAHLİYE TALEBİ, fahişeye MÜFTÜLÜK makamının uygun görülmesi ile birdir. Aslında pek çok fahişe, bu ekipteki pek çok kişiden daha onurludur.
“HUKUK DEVLET” “DEMOKRASİ” gibi “KİŞİYE ÖZEL” telakkiler ile oluşturulmuş “sahtekarca ” kılıflar altında yürütülen bu süreç bir “HUKUK DEVLETİ”nden daha çok bir MUZ CUMHURİYETİ’ne yakışmaktadır.
Köşe başındaki çakmakçıyı, zamanın Deniz Kuvvetleri Komutanı’nın yatak odasını dahi dinlemeyi başaran FETULLAHIN COPLARI’nın elindeki teçhizat ve donanım, Başbakanlık Makamı’nı işgal eden yaratık ile zevcesinin muhabbetlerini, kapatması çubuk ile oynaşmalarını, kandilli civarı çalı kıpırdatma seanslarını da kaydetmektedir. Çünkü onlar, kendini MEHDİ ilan eden şarlatan Fettoş’a onun bir zamanlar “Ağlayan Şeytan” dediğini unutmamışlardır.
Hatta bu gözü dönmüş COPLAR’ın en büyük zevki NİSAGÜL adlı Çankaya Mantıcısı’nın mutfağını (!) dinlemektir. Orada yaşanan, aslında son yıllarda hiç yaşanamayan üretimi dinleyip kahkahalara boğulmaktadırlar. Üretim olmayınca, sistemi faal tutmak için “taşeron” alet, edevat kullanımı esnasındaki şuh çığlıklar, kasılma ve gevşeme nidaları ile COPLARIN bir kısmı kendilerinden geçmektedirler.
Fetullah’ın Copları ile Cani Apo arasında, Cani Apo ile Fettoş arasında aslında hiçbir fark yoktur. Apo cüppesiz, salya sümüksüz Fettoş; Fettoş ise iktidarsız Apo’dan başkası değildir. Apo, kardeşi Osman’ın karısını yoğunlaşmaya alır, Fettoş ise müridlerinin beyinlerini, yüreklerini, imanlarını, ve inançlarını. Biri insanları silah ile ortadan kaldırır, bir diğeri kaynağı belirsiz parası, pulu, kula kulluk etmeye ahdetmiş kuklaları ile…
“ERGENEKON” adı verilen Şarlatanlık sürecinde HUKUK, ADALET; YARGI; ANAYASA, YASALAR ayaklar altındadır. Tamamı Fettoş’un küçük ya da büyük abdest sonrası taharetlenmesi için kendisine sunulan TUVALET KAĞIDI fonksiyonundadır. Suç aslında müritlerde değil bütün bunları seyreden ve yapılanları demokrasi olarak nitelendiren sözde aydınlardadır.
Bu durumu yaratan ve KİRALIK KATİL dahi denilemeyecek soysuzlara TAYYOŞ’un verdiği GENEL AF garantisi ile bazılarına söz verdiği BÜYÜKELÇİLİK payesi 2010 yılında herkesin konuşacağı hususlar olacaktır. Evet, yanlış duymadınız FETTOŞ COPLARINDAN sonra FETTOŞ CELLATLARINA verilen garanti APO ile yani babaları ile birlikte AF ve BÜYÜKELÇİLİK’tir. Bu nedenledir ki “ERGENEKON”un esas oğlanlarından bazıları çoluk-çocuk İngilizce Kursu almaya başlamışlardır.
“ERGENEKON” süreci ile İTLER salınmış TAŞLAR bağlanmıştır.
Teröristler ve hainlerden oluşanlar kürsüde yer alırken, teröristlere, canilere, hainlere, uşaklara, münafıklara kan kusturanlar SANIK sandalyelerindedirler.
“ERGENEKON” süreci ve türevleri ile Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin ırzına gözlerimiz önünde geçilmektedir. Kendisine “DEMOKRAT VE AYDIN” diyen GODOŞLAR ise bu tecavüzde namusları ile değil namuslarına yapılan muamele ile ilgilenmekte ve keyf almaktadırlar.
“ERGENEKON” sürecinde açıkta ve gizlide yaşananlar aslında Fettoş ve şürekası ile Tayyoş ve mahdumlarının bilinçaltındaki seksüel dürtüleri ve sapkınlıkları ortaya koymaktadır. Bir zamanlar “bayanlar g-string giymesin, çünkü ipi dübürlerinin tümseğine dokununca tahrik oluyor” diyen deyyusların türevleri bugün iktidarı işgal etmiş durumdadır.
Kendini GLADIO savaşçısı ilan eden TAYYOŞ, İtalya’nın tescilli GLADIO şefi BERLUSCONİ’ye “dostum” demekten çekinmediği gibi mahremini öpmesini de ağzı kulaklarında fiyonk seyretmektedir.
“ERGENEKON” sürecinde yargılamalar TÜRK MİLLETİ ADINA DEĞİL, FETTOŞ CEMAATİ ADINA yapılmaktadır. Dolayısıyla bu süreçte rol alanlar HUKUK adamı değil, en hafif ifade ile TAYYOŞ’un HUKUKU iğfali sürecinde KIYAKÇI pozisyonundadırlar.
Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK ve silah arkadaşları ile binlerce şehit bu ülke FETTOŞ’un haremi, TAYYOŞ’un oyuncağı, APTUŞ’un pazarlık malı olması için HAAK’ka yürümemişlerdir.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti, Türk Milleti, Türk Vatanı ve Türk Kardeşleri sonsuza kadar yaşayacaklardır. Bunun için de bizler, pek çoğu tertemiz vatansever, namuslu, dürüst insanlar ve değerler esaretten kurtuluncaya “FETULLAH UŞAKLARI” “TÜRK MİLLETİ ADINA” karar verecek mahkemelerde yargılanıp hüküm giyinceye kadar susmayacağız, elimizden geleni ardımıza koymayacağız, “İDAM CEZASI”nı geri getireceğiz, mahkemelerimize “ŞEHİT-GAZİ EVLATLARI, EŞLERİ, ANA-BABALARI”ndan oluşan jürileri yerleştireceğiz.
Teslim olmayacağız.
Sessiz kalmayacağız.
Hakkımızı, HAKK’ın buyrukları ve rızası çerçevesinde arayacağız.
SOYSUZLARA, bütün insanlığa ibret olacak CEZALAR vereceğiz.
Türk YARGISININ ve ADALETİN ırzına geçilmesine müsaade edenleri de, seyredenleri de, görevlerini ihmal ederek gereğini yapmayanları da AYNI KATEGORİDE “MİLLET” önüne çıkartacağız.
Bu böyle biline…